NÜKLEER SAVAŞ MEZOPOTAMYA’YI MAHVEDER
Kötülük rüzgarı, Marduk’un en üstün olduğunu ilan ettiği Babili’yi esirgedi. Babili’nin güneyinde kalan tüm ülkeleri yiyip tüketti kötülük rüzgarı. İkinci bölgenin merkezine de dokundu. Büyük afetin sonrasında Enlil ve Enki felaketin boyutlarını görmek için buluştular. Enki, Babili’nin esirgenmesini ilahi bir işaret olarak gördüğünü anlattı Enlil’e. Marduk’un üstünlüğü mukadder kılınmış.
ENLİL RÜYASINI ENKİ’YE ANLATIR
Babili’nin esirgenmesiyle doğrulandı bu! Böyle diyordu Enki, Enlil’e. Her şeyin yaratıcısının muradıymış bu, dedi Enlil, Enki’ye. Sonra rüya görümü ve Galzu’nun kehanetini açıkladı Enki’ye. Madem biliyordun bunu, niçin dehşet silahlarının kullanmasını önlemedin, diye sordu Enki ona. Kardeşim, dedi Enlil üzgün bir sesle Enki’ye. Yeterince sebep vardı.
Sen Dünya’ya geldikten sonra her ne zaman görevimiz bir engelle duraklasa, engelin çevresinden dolaşmanın bir yolunu bulduk. Bunlar içinde en büyük çözüm Dünyalıları biçimlendirmekti. Ayrıca sayısızca istenmeyen çarpıtma ve değiştirmenin de kaynağı. Sen göksel devreleri etraflıca anlayıp takım yıldızları atadığında, onların kaderin elinde olacağını kim önceden görebilirdi?
Seçilmiş kısmetlerimiz ve eğip bükülemeyen kaderimiz arasındaki farkı kim anlayabilirdi? Kim sahte alametleri açıklar, gerçek kehanetleri kim ilan edebilirdi? Bu yüzden kendime sakladım Galzu‘nun sözlerini. Her şeyin yaratıcısının elçisi miydi gerçekten de, yoksa gördüğüm bir sanrı mıydı? Bırak ne olacaksa olsun, dedim kendi kendime. Kardeşinin sözlerini dinlerken Enki, başını aşağı yukarı sallıyordu.
ENLİL MARDUK’UN ÜSTÜNLÜĞÜNÜ TANIYOR
Birinci bölge viranelik, ikinci bölge kargaşa içinde, üçüncü bölge yaralı, göksel arabalar yeri yok artık; olan bu işte! Dedi Enki, Enlil’e. Tüm bunlar her şeyin yaratıcısının muradı idiyse eğer, Dünya görevimiz’den arda kalan bu işte! Marduk’un hırsıyla ekildi tohum, boy atan ürünü biçmek ona kalmış! Böyle dedi Enlil, kardeşi Enki’ye ve sonra kabul etti Marduk’un galip geldiğini.
ENLİL AMERİKA KITASINA GİDİYOR
Benden dolayı Ninurta’ya verilen elli rütbe sayısı Marduk’a verilsin. Bölgelerdeki viranelik üstündeki hakimiyetini ilan etsin Marduk. Bana ve Ninurta’ya gelince, artık onun yolunda durmayacağız. Okyanusların ötesindeki diyara gidip, ne için gelmişsek buraya, Nibiru için altın çıkartma görevini tamamlayacağız! Böyle dedi Enlil, Enki’ye; sözlerinde keder vardı. Dehşet silahları kullanılmamış olsa mesele farklı olurmuydu, diye meydan okudu Enki, kardeşine.
Galzu’nun Nibiru’ya dönmeyin demesine kulak asmasa mıydık, diye tersledi Enlil. Anunnakiler isyan ettiğinde Dünya görevi dursa mıydı? Sen yaptığını yaptın, ben yaptığımı yaptım. Geçmiş yaşanmamış hale getirilemez! Bunda da bir ders yok mu, diye sordu Enki her ikisi adına. Dünya’da olup bitenler, Nibiru’da olup bitmişleri yansıtmıyor mu? Geçmişin hikayesinde yazmıyor mu geleceğin ana hatları.
ENLİL VE ENKİ VEDALAŞIR
Kendi suretimizde yarattığımız insanlık başarılarımızı ve başarısızlıklarımızı tekrarlamayacak mı? Enlil sessizdi. Tam kalkıp gidecekken Enki ona elini uzattı. Kardeş olarak, yabancı bir gezegende karşılarına çıkanlarla yüzleşen yoldaşlar olarak el sıkışalım! Böyle dedi Enki, kardeşine. Ve kardeşinin elini sıkan Enlil, sonra kucakladı onu. Tekrar karşılaşır mıyız, Dünya’da veya Nibiru’da, diye sordu Enki.
Nibiru’ya dönersek öleceğimizi söylerken haklı mıydı Galzu, diye yanıtladı Enlil. Sonra oradan ayrıldı. Enki tek başına kaldı; yalnızca yüreğindeki düşünceler eşlik etti ona. Her şey nasıl başlamış ve şimdi nasıl sona ermişti, oturup düşündü. Hepsi mukadder midir bunların yoksa kısmet sayesinde öyle ya da böyle biçimlendirilebilir mi? Gök ve yer devreler içinde devrelerde düzenlenmişse eğer, olmuş olanlar bir daha olacak mıdır?
Geçmiş gelecek midir? Dünyalılar da Anunnakileri mi taklit edecekler? Dünya’da Nibiru’nun yaşadıklarını mı yaşayacak? Buraya ilk gelen olarak, son ayrılacak olan da kendisi miydi? Düşüncelerin kuşatması altında, Enki bir karar verdi: Nibiru’dan başlayarak, bugün Dünya’da yaşanan tüm olaylar ve kararları kayda geçirmeliydi ki gelecek nesiller için bir kılavuz olsun.
Kaderin tayin ettiği bir zamanda gelecek nesiller bu kaydı okusun, geçmişi hatırlasın ve gelecek için kehanet olarak anlasın. Geçmişin geleceği olsun yargıç! Nibiru’lu Anu’nun ilk oğlu Enki’nin sözleri budur.
On dördüncü tablet: Efendi Enki’nin sözleri, Eridu’nun evlatlarından biri olan Udbar’ın oğlu baş yazıcı Endubsar tarafından büyük efendi Enki’nin ağzından çıktığı gibi, ne bir eksik, ne bir fazla yazıldı. Efendi Enki tarafından uzun ömürle kutsandım.